27 Ekim 2019 Pazar

Valladolid Gezisi

Herkese merhaba,

Bir önce ki yazıda da bahsettiğim üzere Cancun'dan Valladolid'e geldik ve otelimize yerleştik. Valladolid'de kaldığımız otel hoşuma gitti. Eğer oteli incelemek isterseniz Hotel Palacio Canton için tıklayabilirsiniz. Fiyatlar uygundu ve temiz bir yerdi. 

Eşyalarımızı bıraktık ve ilk iş olarak yağmur ormanlarının içinde eski Maya yerleşim merkezlerinden birisi olan Ek Balam'a gittik. Taksi ile gidiş dönüş için 500 peso ücret ödedik. Ek Balam giriş fiyatı ise 230 Peso'ydu. Biraz pahalı ama her kuruşuna değdiğini, girdiğinizde ve tırmandığınızda anlayacaksınız. Tırmanmak mı? diye düşündüğünüzü duyar gibiyim. Ek Balam'da kocaman bir piramit var ve tepesine çıkabiliyorsunuz. Tepeye çıkıp göz alabildiğince uzanan yağmur ormanlarını seyretmek, mükemmel bir duyguydu. Yükseklik korkunuz varsa, biraz sıkıntı yaşayabilirsiniz. Ben çıkarken biraz tırstım ama o güzelliği görmenin bedeli biraz korkmak ise, varsın olsun! 

Ek Balam






Ek Balam'ı görmenin ardından otele geri döndük. Ertesi gün Meksika'ya geliş amacımız olan Chichen Itza'ya gitmek üzere araç ayarladık. Tüm gün için 1750 Peso'ya araç tuttuk. 3 cenote'ye götürecek + ünlü piramidi görecektik. Her gittiğimiz yerde de bizi bekleyecekti. Gayet makul geldi ve 5 kişi için uygun büyük bir araç göndereceklerini ilettiler. Şoförümüz sabah 07:15'de gelip bizi alacaktı ve bizim seçtiğimiz cenoteleri gezdirecekti. Cenote nedir? derseniz; içi su dolu obruklar diyebilirim. Lakin gerçekten bir doğa harikası göreceğinize emin olabilirsiniz. Fotoğrafları paylaşacağım, siz de hak vereceksiniz.

Neyse ertesi sabah erkenden kalktık. Oteldeki arkadaşlar, odaya dahil olan kahvaltımızı verdiler. Kahvaltı ettik ve şoförümüz geldi. 1 saat sonra Chichen Itza'ya vardık. Giriş ücreti 240 Peso ödedik. Dünya harikası olduğunu söylemiştim. Bu yapının bir çok özelliği var ve insanı gerçekten kendisine hayran bırakıyor. Tüm detaylar ile sizi boğmayacağım. Detaylar için tıklayabilirsiniz.

Chichen Itza




Burayı gezdikten sonra, ikinci durağımız olan Cenota Ik-Kil'e geçtik. Giriş ücreti olarak 80 Peso ödedik. Güzelliği hakkında ne yazacağımı bilemiyorum. Gerçekten dünyadaki cenneti tarif eder misin? diye sorsalar, edemem ama fotoğrafları elimde var. Sizinle de aşağıda paylaşıyorum... Fazla söze gerek yok. Kesinlikle ölmeden önce görmelisiniz. 

Cenote Ik-Kil





Ardından sevgili taksi şoförümüz bizi Allah'ın unuttuğu bir cenote'ye götürdü. Saçma sapan bir yerdi ve ne bir tesis ne de başka bir yapı vardı. İngilizce bilmemesi nedeniyle, bildiğim yarım yamalak İspanyolcam ile bizi kandırmaya çalıştığını söyledim ve gitmek istediğimiz yere götürmesini ilettim. Biraz bağırmış da olabilirim. En sevmediğim şey kurnaz taksicilerdir... Şerefleriyle zaten para kazanıyorlar, 3 kuruş fazla kazanmak için neden böyle saçma sapan şeyler yapıyorlar onu anlamıyorum. Bu arada yanlış cenote'ye getirdiğini nereden anladığım konusuna gelince, ben taksiye binince hemen GPS'i ve haritayı açarım. Sürekli takipteyimdir. Gideceğimiz yerleri de daha önceden harita üzerinden işaretlerim. Onun için bu oyunlar bana sökmez :D :D 

Cenote Oxman




Ardından Cenote Oxman'a gittik. Burası hem yemek yiyebileceğiniz hem de rahatça cenote'ye girebileceğiniz güzel bir yer. Eğer yemek yiyecekseniz, burada yemenizi öneririm. Çünkü normal giriş bileti 80 Peso ama 100 peso verirseniz, yemekte kullanabileceğiniz 50 Peso'luk kupon veriliyor. Giriş için 150 peso öderseniz de 150 Peso yemek kuponu alabiliyorsunuz. Burada güzelce dinlendik ve zaman geçirdik. Ardından otelimize geri döndük. Otele döndüğümüzde akşam saat 5 civarıydı. Valladolid'i gezecekseniz muhakkak 1 gün ayırmanızı öneririm.Öyle geçerken uğrayayım dememeniz sizin yararınıza olur. Otele dönünce taksici efendiyi bir de tur şirketine şikayet ettim. Aklımdan parasını kesmek geçmedi değil ama o yaptığı hareket hariç herhangi bir yanlış hareketini görmememden ötürü tam ödeme yaptım.

Akşam çevrede biraz gezindik. Bu şehir küçük, şirin bir yer ve benim gerçekten hoşuma gitti. Akşam şehrin merkezindeki parkta oturduk. Öğrencilerin ingilizce ödevlerine yardımcı olduk. Röportaj filan verdik :D :D Küçük bir dans gösterisi izledik. Bayağı hoşuma gitti ve dinlendim. Cancun'da ki olaylardan sonra burası ilaç gibi geldi. Ertesi sabah otobüs ile Cancun'a dönecek ve Mexico City'e geri uçacaktık. 

O gece rahat bir uyku çektim. Sonuçta dünyadaki cenneti yani cenoteleri görmüştüm, buraya gelme amacım olan Chichen Itza'yı görerek asıl amacımı gerçekleştirmiştim. Harika bir tecrübeydi. 

Ertesi sabah uyandık, kahvaltımızı ettik ve otobüs ile Cancun'a döndük. Bu sefer otobüste sadece biz yoktuk ama hayatımda oturduğum en rahat otobüs koltuğunda seyahat ettiğimi belirtmek isterim. Bu arada otobüs firmasının ismi ADO ve neredeyse her yere gidiyorlar.

O gün biraz Cancun'da takıldık ve akşam uçak ile Mexico City'e döndük. Uçak biraz geç indi. Son metro ile hostelimizin olduğu yere en yakın metro durağında indik ve 10 dk'lık yürüyüş maceramız başladı. Sırt çantalı 5 kişi, sessiz sakin yolda yürürken; bir anda polisler, arabalar ile karşıdaki binanın önüne geldiler ve ellerinde ağır silahlarla binanın etrafını sardılar. Bize hızlı hızlı geçin diye el işareti yaptılar. Biz koştura koştura geçtik. Hostelin olduğu sokak yakındı ve sokağa girdik. Silah sesleri filan geldi. Hostel'e girdiğimizde ambulans sesleri gelmeye başladı. İşte bu da böyle bir anımız :D :D :D Mexico City'de gece 00.00'dan sonra sokağa çıkmayınız efendim. Adamı yerler, çatışma ortasında kalırsınız aman diyim! 

Ertesi gün şehirde aylak aylak dolaştık. Uçağımız akşam kalkacaktı ve tekrar havalimanına gidip, Meksika'ya veda edecektik. Bugünü tamamen alışverişe ayırdık ve keyfimizce takıldık. Bu arada kaldığımız hostel, bir önceki hostelden farklıydı ve mimari yapısı muhteşemdi. 2 sokak yukarıda yaşanan çatışmaya rağmen güvenlik sorunu hiç yok. Kale kapısı gibi bir kapısı var. Zaten biz gece kapıyı çaldığımızda da önce sürgülü bir delikten baktılar. Kim olduğumuzu filan sorup kapıyı öyle açtılar. Casa San Ildefonso için tıklayınız.

Akşam metro ile havalimanına geçtik ve havalimanında eski iş yerimden bir arkadaşımla karşılaştım. Dünya cidden küçük. Aynı şehirde ve ilçede yaşıyor olmamıza rağmen 6 yıldır hiç karşılaşmadığım arkadaşımla, Meksika'da dönüş uçağında karşılaşmak inanılmazdı. Şunu da yazmadan geçemeyeceğim, uçağa binmeden önce yine güvenlikte acı soslarımı aldılar. Ağzımı yakamayan acı soslarım, bu olayla içimi yaktı... Gerçekten acıymış dostlar çok acı... 

Uçağa bindik ve Fransa aktarmalı olarak memlekete geri döndük. Bu olaylar yaşanalı 9 ay oldu. Yazıyı çok geç yazdım biliyorum. Bir süredir, kariyerimle ilgili şeylerle uğraşıyorum. Hiç istemesem de seyahatlerime ara vermek zorunda kaldım. Meksika seyahati beni bayağı etkiledi diyebilirim. Artık daha sakin, sabırlı ve anlayışlı hissediyorum. Yaşadığım onca olayın ardından, bir sonra ki seyahatime yalnız çıkacağıma ilişkin kendime söz vermiştim ama tutamadım. 

Bu arada sonra ki seyahatim tam olarak 5 gün sonra başlayacak. Nepal'e gideceğim. Dünyanın tepesi olan Everest'in ana kamp alanına kadar çıkacağım. Yanımda çok değerli 1 dostum olacak. Yalnız gitmekle, sevgili dostumla gitmek arasında çok fark yok. Çünkü kişisel alanlarımıza saygılı ve enerjisi aynı anda yükselip aynı anda düşen insanlarız. Everest maceramı da yazacağım. Bu seyahatin bana neler katacağını, yine döndüğümde yazacağım. Bu seyahat biraz zorlu olabilir, dünyanın en tehlikeli havalimanına ineceğim, 12 gün boyunca dağlarda her gün 5-6 saat yürüyeceğim. Neyse ki seyahate başlayan ben ile seyahatin sonundaki ben farklı kişiler olacak. Tecrübe insanı değiştiriyor. Seyahat sırasında yine notlar tutacağım ve geri döndüğümde blogumda yazacağım. 

Bir sonra ki yazıda görüşmek dileğiyle hoşça, mutlulukla, huzurla ve sağlıcakla kalın.


GEZGİN ŞİŞKO


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Everest Ana Kamp Yürüyüşü - 1

Merhaba, Gece 2'de hostelden araçla alındık ve dünyanın en tehlikeli havaalanlarından olan Lukla Havaalanına uçmak üzere Katmandu merkez...