12 Ağustos 2018 Pazar

Agra Gezisi - 2

Merhaba,

Sanırım dünyanın en rahat yatağında uyandım. Hindistan'a geldiğimden beri bu kadar rahat bir yatakta yatmamıştım. Sabah 06:00 gibi yollara düştük. Güneşin ilk ışıklarıyla birlikte Taj Mahal'in kapısında olmak istiyorduk. Tuk tukçumuz tam vaktinde geldi ve bizi Taj Mahal'e götürdü. Taj Mahal giriş ücreti 1000 Rupi... Çok pahalıydı ama değer, gerçekten değer.

Biletlerimizi aldık kapıdan içeriye girdik ve bahçeyi geçtikten sonra Taj Mahal'i karşıdan gören bir kapıya doğru yöneldik. Kapı 2 kemerli ve ortası karanlıktı. İlk kemerden geçiyorsunuz, ortalık kararıyor ve diğer kemerin ucunda gözüken tek şey; bembeyaz Taj Mahal... Siz ilerledikçe büyüyor, büyüyor, büyüyor ve muhteşem bir mimari yapı çıkıyor karşınıza. Bahçesi gerçekten etkileyici. Taj Mahal'e yaklaştıkça ne kadar görkemli olduğunu biraz daha anlıyorsunuz. Biz oradaki banklara oturduk ve bir süre izledik.

Ardından içine girdik. Yapının içinde Mümtaz Mahal ve Şah Cihan birlikte yatıyorlar. Taj Mahal'e nereden bakarsanız bakın diğer yarısının bir kopyasını görüyorsunuz. Mükemmel bir simetrisi var. Bahçesinde ise tipik İran bahçe düzenlemesini görüyorsunuz. Uzun bir havuz,, sonu nihai yapıya çıkıyor. Kuş sesleri, ağaçlar ve huzur. Hepsi bir arada. Tabii böyle bir güzelliği bulunca hemen ayrılmak olmaz. Taj Mahal'in yan tarafına bağdaş kurduk, bir süre oturduk. Sanırım 1 saatten fazla orada öylece güneşin doğuşunu ve Taj Mahal'in duvarlarındaki renk oyununu izledik. Gerçekten görülmeye değer bir yapı olduğunu tekrar belirtmek isterim.

Taj Mahal




Taj Mahal Video



Taj Mahal'den saat 09:30 gibi çıktık. Otelimize geri döndük. Tuk tukçu amca bizi satmak istedi. Ben de eğer satarsa 900 Rupi olan tutardan 100 rupi keseceğimi söyledim. Mırın kırın etse de kabul etti, parasını verdim. Otelde hayvan gibi kahvaltı ettik. Sanırım adamlar, dünya üzerinde herhangi bir insan evladı 3'lüsünün bu kadar ekmek yiyebileceğini ilk defa görüyorlardı. Ekmek de öyle değişik bir şey değil hani, bildiğin kızarmış ekmek... Neden o kadar çok yedik ? Vallahi bilmiyorum, yedik işte :D :D :D Yemeğin ardından odamızdan çıktık ve 100 Rupi'ye anlaştığımız bir tuk tuk ile Agra Fort tren istasyonuna gittik.

Agra Tren İstasyonuna Giderken



Tren saatimiz 17:40'daydı. 21:00 gibi yeni şehrimiz Jaipur'a ulaşmış olacaktık. Benim bu tatilde en çok merak ettiğim 2 şehirden 1 tanesi Jaipur'du. Bu tren de Chair Car yani first class koltuk almıştık. Klimalı, yemek filan verilen tipte bir yolculuk olacaktı. Trene bindik. Adamlar bir yemek verdiler, bir yemek verdiler, anlatamam. Sandviç ve atıştırmalık bir şeyler + çorba ve kraker + 2 çeşit sıcak yemek, pilav ve ekmekten oluşan bir menü + dondurma... Ben bunların hepsini yedim. Yine olsa yine yerim. Pişman değilim. Şu anda değilim ama o akşam çok pişman olmuştum. Karnım bir ağrıdı, bir ağrıdı ki offf :D :D Tabii bu ağrılar hostele girince başladı. Trende sadece bir şişkinlik vardı. Sanırım biraz gaza gelmişim. O son dondurmayı yemeyecektim...

Her neyse Jaipur'a vardığımızda saat 21:00 civarındaydı. Tuk tukçular her zaman ki gibi üstümüze çullandı. İçlerinden bir tanesi öyle ısrarcı davrandı ki ''tamam ulan tamam'' moduna geldim. 130 Rupi'ye hostele gitmek için anlaştık. Bu tuk tuk yolculuğunda aklımda kalan tek şey; arkada 3 kişi oturuyoruz, sol tarafta ben, ortada taichom, en sağda ise Murat... Bir ara yolda giderken kafamı sağ tarafa döndüm... Bir de ne göreyim! Yanda giden kocaman otobüsün, sol sinyal lambası bizim Murat'ın ağzına girmek üzere. Biz bunu görünce resmen koptuk. :D :D Tuk tuk çok maceralı bir şey, sürekli kelle koltukta gidiyorsunuz. Bizim tuk tukçu eleman ''bro tüm gün tuk tuk lazım olursa ben sizi 650 Rupi'ye gezdiririm, kesin bana haber ver.  .... bu da telefon numaram'' filan dedi. Ben de ''Yarın'dan sonraki gün saat 09:00'da hareket ediyoruz. 09:05 olduğunda, hostelin önünde olmazsan, biz başka birisini buluruz'' dedim. O da kabul etti.

Hostelimize girdik ve check-in işlemlerini tamamladık. Yatağa uzandım, işte tam o sırada karın ağrım başladı. Ölümcül bir ağrı değildi, o kadar çok yemeği karıştıran herkesin karnında meydana gelmesi beklenen kadar bir ağrıydı. Arkadaşların ağrısı olmadı çünkü hiç birisi ''ayı'' gibi yememişlerdi. Velhasıl uykuya daldım. Planım ertesi gün yakın çevreyi yürüyerek gezmekti.

Gündüz planımızı uygulayacaktık ama akşam bizi ne maceralar bekliyordu? Bir tanrının doğum günü nasıl kutlanırdı? Hiç beklemediğin bir anda dansın içine çekilip, binlerce Hintli ile dans etmek nasıl bir duyguydu? Bu detayları ise bir sonraki yazımda paylaşacağım.

Haftaya görüşmek dileğiyle hoşça, mutlulukla, huzurla ve sağlıcakla kalın.


GEZGİN ŞİŞKO

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Everest Ana Kamp Yürüyüşü - 1

Merhaba, Gece 2'de hostelden araçla alındık ve dünyanın en tehlikeli havaalanlarından olan Lukla Havaalanına uçmak üzere Katmandu merkez...