12 Ocak 2019 Cumartesi

Kahire Gezisi - 2

Herkese merhaba,

Güzel Kahire'de yeni bir güne uyandık ve bu şehri gerçekten çok beğenmiştim. Belki siz beğenmeyebilirsiniz ama ben bu tarz nevi şahsına münhasır, dünyanın başka şehirlerine benzemeyen yerleri severim. Kahire de öyle bir yer işte. Tıpkı İstanbul, Marakeş, Varanasi, İsfahan, Kyoto gibi ruhu var. Farklı bir şehir ve insanı içine çekiyor.

Bugün ki planımda Giza Piramitlerine gitmek vardı ve 3 kişi olduğumuz için en kolay yolun taksi ile gitmek olduğuna karar verdik. Kolay deyince de yanlış anlaşılmasın, yabancı bir ülkedeyseniz, taksiciler her zaman sıkıntılı tiplerdir. Her neyse biz taksimizi çevirip adamla konuştuk ve 50 EGP'ye anlaştık. Ardından piramitlerin olduğu bölgeye gittik. Şaka Şaka :D :D Tabii ki de bizi dolandırmaya çalıştı. Çakal taksicimiz Kıpti'ymiş yani Kahire'nin Hristiyan kesiminden. En başlarda çok da sevecen bir tipti. Ta ki Nil Nehri'ni geçip, bir ara sokağa dalıp; '' Giza Piramit burası'' diyene kadar. Mısır'da yaşayıp, 20 yıllık taksici olup, Giza Piramitlerini bilmiyorum numaraları çekmek biraz yüzsüzlük oldu doğrusu...

Aracı otelin önüne çekti ve burası diye gösterince, otelin önünde bekleyen bir eleman taksiye yaklaştı. Tipimi görünce önce arapça, daha sonra İngilizce sordu, ben de olayı anlattım. Taksicinin bizi kandırmaya çalıştığını ve Kahire'de yaşayan bir kişinin piramitlerin yerini bilmiyor olmasının imkansız olduğunu, bu çevirdiği ayak oyunlarını yemediğimi söyledim. Bu arada taksicimiz İngilizce bilmiyormuş numarası yapmaya başladı... Yersen!

Yanımıza gelen adam taksiciye bir şeyler anlattı. Sonra tekrar yola çıktık. İngilizce bilmeyen taksicimiz, arka arkaya 4-5 ingilizce cümle kurdu... Ben kendisine 50 EGP'nin üstünde herhangi bir ücret ödemeyeceğimi söyledim ve yola devam etti. Yolda 1-2 kere daha aynı numaraları çekince, ben sinirlendim ve adama bağırdım. Sonra piramitlerin önüne götürdü, parasını verdim ve indik. Kahire taksicileri de bizim taksiciler gibi anlayacağınız. Neyse ki taksicilerin her türlü ayak oyunlarını bir çok ülkede gördüm. Yani yemezler!

Her neyse hedef bölgemize ulaştık. Bu arada piramitler öyle şehrin dışında filan değil. Arkadaşlarım, şehrin dışında, çölün ortasında bir yer bekledikleri için köşeyi döndüğümüzde karşımızda dağ gibi piramitleri görünce biraz şaşırdılar. Ben zaten şehrin içinde olduğunu biliyordum ama köşeyi döner dönmez o dev gibi yapıyı görünce yine şok oldum. İnanılmaz bir büyüklüğü var. Gerçekten dağ gibi ve ne kadar video izlerseniz izleyin, bunu hayal edebilmeniz pek mümkün değil.

Giriş ücreti olarak 120 EGP ödedik. Piramitlerin olduğu bölge çok geniş. Hem içeri giriş için hem de piramitlerin içine giriş için para ödemeniz gerekiyor. Yani bu 120 EGP'ye piramitlerin iç kısmına girmek dahil değildi. Piramitlerin içi de öyle çok geniş bir alan değil, kapıları filan dar ve bazı piramitlere girerken, dizlerinin üstünde emekleyerek giriliyor. Bu durum beni pek açmadığı için, piramitlerin içine girmedim. İçinde hiçbir şey olmayan bir yere girmek de anlamsız geldi. Piramitlerin etrafını da yürüyerek gezdik. Piramitlerin arasında biraz mesafe var. Yani fotoğraflardan görüldüğü gibi yakın değiller. Giderken muhakkak rahat bir ayakkabı giyin ve uzun kollu ince bir şeyler giyin. ''Neden uzun kollu yahu o sıcakta uzun kollu mu giyilir?'' dediğinizi duyar gibiyim. Piramitlerin etrafında daha önce görmediğim küçücük böcekler var ve ısırıyorlar. O kadar küçük şey nasıl böyle güçlü ısırıyor bilmiyorum ama bayağı rahatsız ediyor. 1-2 kere değil, 10'larca defa ısırıldık. Üstünüze bir şal da alabilirsiniz, o da çözüm sağlayacaktır.

Giza Piramitleri








Biz piramitlerin etrafında 5 saat filan dolaştık. Her açıdan piramitleri gördük. 3 tane büyük piramit var. Keops ( Khufu ), Kefren ( Khafran ) ve Mikerinos ( Minkaura ) . Bu piramitler dönemin firavunlarının isimlerini onurlandırmak adına yapılmışlar. Bir çok teori de var. Şimdi bu teorilere girersek yazı acayip sıkıcı bir hal alır. Elektrik üretiyormuş, gök cisimlerini incelemek için yapılmış, uzaylılar yapmış, geceleri ışık saçıyormuş v.b bir sürü teori var.

Piramitler ilk yapıldığı dönemlerde üstlerinde bir kaplama varmış ve dış yüzeyleri şuan olduğu şeklinde merdiven gibi değilmiş. Düz bir şekilde tepeden aşağıya doğru eğim gösteriyormuş. Fakat zamanla bu kaplamalar parçalanmış ve Keops piramidinin tepesinde gördüğünüz o çıkıntılı kısım kalmış. Mikerinos piramidinde de yine kaplamalar görülebiliyor. Çok etkileyici ve büyüleyici yapılar. Bizim bildiğimiz anlamda teknoloji olmadan, o dönemde böyle yapıların inşa edilmiş olması insanı gerçekten derinden etkiliyor.

Tarihe sırtınızı dayamak ve biraz etrafı izlemek, inanılmaz bir huzur veriyor. Bu arada gittiğinizde at, deve filan göreceksiniz. Sizi bu hayvanlara binmeniz için ikna etmeye çalışacaklar ve çok ısrarcılar. Ben binmedim. Çünkü, herhangi bir hayvana binme fikri hoşuma gitmiyor. Hem ticari açıdan kullanılıyor olmaları, hem de başka bir canlının üstünde olma hissi hoşuma gitmiyor. Tabi siz isterseniz binebilirsiniz. Biz etrafını yavaş yavaş yürüyerek 5 saatte filan gezebildik. İyi ki de yürümüşüz. Yürümek en güzel şey. Bir şehri ve bölgeyi ancak yürüyerek veya bisiklet ile keşfedebilirsiniz. Diğer araçlar, biraz hızlı oluyor ve anı kaçırıyorsunuz.

Son olarak sfenk'si gördük ve piramitlerin alt kapısından çıktık. Piramitlerin hepsini ve sfenks'si gören bir restorana oturduk ve yemek yedik. Ben mumbar ve Davud Paşa köfte diye bir şey yedim :D :D :D Çok da lezzetliydi. Ardından tekrar dışarıya çıktık ve taksiciler ile savaşımız başladı. 200 EGP fiyat çekeni bile gördük... En son yoruldum ve 80 EGP'ye anlaştım. Bu adam dürüst ve düzgün birisiydi. Hiçbir numara çekmeden Tahrir Meydanına götürdü. Bu arada sfenks'in olduğu kapı bölgesi gerçekten çok berbat bir yer. Eğer eşinizle filan gidecekseniz, muhakkak Keops piramidinin olduğu kapıdan girin ve çıkın. Bu taraf pek güvenli gibi durmuyordu.

Tahrir Meydanına geldiğimizde saat 17.00 civarıydı ve iyi ki de dün akşam bize satmaya çalıştıkları, tüm piramitlerin olduğu turu almamışız dedim. Çünkü buraya 2 saat filan yetmez. Yürüyerek gezmeniz ve seyrederek anı yaşamak istiyorsanız 2 saat çok ama çok kısa bir süre. Gerçekten büyük bir yer ve hepsini aynı fotoğraf karesine sokmak için bile 10 - 15 dakika yürümeniz gerekiyor. Taksiden inince otelimize gittik ve biraz dinlendik.

Akşam tekrar acıktık ve otelin bir üst sokağında GAD diye bir restoran vardı. Bu restoranı Hurghada'da görmüştüm ve girmeyi kafaya takmıştım. Burası da bir başka şubesiydi. Yemekler çok lezzetli ve çok ucuz. İçeride bizden başka turist yoktu ve diğer turistik mekanlardaki gibi + vergi + servis ücreti filan almıyorlar. Daha sonra anlayacağım üzere GAD isimli ve konseptli bir sürü restoran var ama hepsinin menüsü aynı değil. Benim gördüğüm en güzel menüsü olan yer burasıydı. '' Biz nereden bulacağız? '' diye soracak olursanız, tıklayın.

Yemeğin ardından tekrar otelimize döndük ve ilk günün yorgunluğuyla yatağıma uzandım. Uzun zamandır hayalini kurduğum piramitleri görmüş olmanın verdiği huzur ve mutlulukla, hemen uyuyakalmışım. Güzel Kahire'yi ertesi gün keşfedecek ve sokaklarında uzun uzun yürüyecektik.

Bir sonra ki yazımda görüşmek üzere hoşça, mutlulukla, huzurla ve sağlıcakla kalın.


GEZGİN ŞİŞKO

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Everest Ana Kamp Yürüyüşü - 1

Merhaba, Gece 2'de hostelden araçla alındık ve dünyanın en tehlikeli havaalanlarından olan Lukla Havaalanına uçmak üzere Katmandu merkez...