22 Temmuz 2018 Pazar

Varanasi Gezisi - 1

Herkese merhaba,

Artık Mumbai'den ayrılma vakti gelmişti. Sabah erkenden kalktık ve yollara düştük. Uber ile havalimanına gittik. Uber şoförü bizi uluslararası havalimanına götürdü. Uçuşumuz ülke içi olduğu için burasının yanlış yer olduğunu söyledim ve domestic bölümüne bıraktı. 2 bölüm aslında aynı havalimanı olarak geçiyor fakat domestic bölümünden uluslararası bölümüne 15 dk'da araçla giderek ulaşabiliyorsunuz. Domestic bölümünde indik ve içeriye girdik.

Fakat bir sıkıntı vardı. Bilgi ekranında bizim uçak gözükmüyordu! Uçuşumuz Air India ile olduğu için danışma aradık ve bulamadık. Oradaki polislere sorduğumuzda ise Air India'nın tüm uçuşlarının uluslararası bölümünden kalktığını söylediler. Tekrar taksi ile uluslararası bölümüne gittik. Meğer ilk uber şoförü bizi doğru yere götürmüş ama yediğimiz kazıkların ardından Hintlilere güvenilmemesi gerektiği dersini aldığımız için yanlış kişiye güvenmemişiz :D :D :D Olsun yine de kural 1'i bozmadığımız için mutsuz değilim. Neyse uluslararası bölümüne ulaştık. Kapıların olduğu bölüme gelene kadar 4 kere filan arandık. Defalarca bilet kontrolü ve arama yapıldı.

İşin tuhaf tarafı ise bizim uçuş numaramızın Varanasi değil Lucknow diye bir yere giden uçağa verildiğini gördük. Bu sefer Air India danışma masasına gittim ve konuyu anlattım. Dediler ki; ''Yanlış yazılmış, birazdan düzeltilecek.''. Yarım saat sonra filan ekran şuna döndü; ''Lucknow/Varanasi''... İnternetten baktığımızda Lucknow ile Varanasi arası araçla 3 saat gösteriyordu!  Tekrar arandık ve uçağa bindik. Evet 5 defa aranmadan uçağa almıyorlar. Her köşe başında bir yetkili kişi de biletinizi kontrol ediyor. Zamanla bu manyaklıklara alışıyorsunuz.

Lucknow'a yaklaşırken uçak bir türbülans'a girdi. Felaketti diyebilirim. İlk defa rüzgarın uçağı sola doğru ittiğini hissettim. O kadar şiddetliydi ki pilot uçak savrulmasın diye motorları tam güçte çalıştırdı. Ardından Lucknow'a indik. Evet Lucknow'a indik. Haydaaaaa derken, pilotumuzun ''Varanasi yolcuları yerlerinden kalkmasınlar, Lucknow yolcularını indirdikten sonra yolculuğumuza devam edeceğiz.'' anonsu ile ''Ne ? Nasıl bir olayın içindeyiz yahu ne oluyor burada'' moduna geçtik.

Biz şaşkınlığı atlatamadan, otobüs misali döndük ve tekrar havalandık. 1,5 saat daha sallana sallana uçtuk ve sonunda indik. Ben farklı bir şehre inmemizi bekliyordum ama bu sefer Varanasi'ye inmişiz. Bu maceralı yolculuğun ardından, daha önce otel ile görüşerek ulaşımı ayarladığım için kendimi çok zeki hissetmeye başladım. Çünkü hiiiç taksiciler ile savaşacak gücüm yoktu. Şoförümüz bizi almaya gelmişti ve atladık arabaya, doğru otele gitmeye çalıştık. Gittik diyemiyorum çünkü nasıl bir trafik olduğunu elim vardığınca aşağıya yazıyorum.

2 şeritli yol düşünün, arabalar, tuk tuklar, bisikletliler, motorlular, auto rickshawlar, rickshawlar, elektrikli bisikletliler, insanlar ve inekler. İnekler yolun ortasında yatıyor, diğer kalan her şey de etrafından geçmeye çalışıyor. Araçların aynalarını kırmışlar çünkü dar alanlardan geçmelerini engelliyormuş. Araçların arkasında ''Sinyal verme, korna çal.'' yazıyor. Benim için ise her baktığım yerde ''Gerçek Hindistan'a Hoşgeldiniz'' yazıyordu.

1 km'lik yolu 45 dk'da gittik. Otelimize yerleştik ve Ganj Nehrinde 2 Saat Gezinti + Aarti Törenlerini izlemek için 3 kişi için toplam 1050 Rupi'ye kayık kiraladık. Otelimizin yeri çok merkeziydi. Gerçekten temiz ve sessiz bir oteldi diyebilirim. Sessizliğin bu ülkede ne kadar önemli olduğunu gidince anlayacaksınız. Kaldığımız otel için tıklayınız.

Eşyalarımızı odamıza bırakıp, bir şeyler yedikten sonra kayıkçımız geldi ve bizi otelden aldı. Sokağa çıktık ve ara sokaklardan ilerleyerek Ganj Nehri kıyısına, kayığımızın olduğu yere kadar yürüdük. Sokaklar dar ve inekler, köpekler, maymunlar, keçiler, insanlar, kediler hatta domuzlar bile var. Tuhaf bir yolculuğun ardından dar sokaklar açıklık bir alana çıktı. Kendimizi bir anda merdivenlerin başında bulduk. Ben öyle enerji işlerine filan çok fazla inanan birisi değilimdir. Fakat Ganj'ın öyle farklı bir enerjisi var ki, kendinizi binlerce yıllık ilahi bir ağırlığın altında hissediyorsunuz. Merdivenlere çökseniz, bir ömür merdivenlerin o basamağında yaşayabilirmişsiniz gibi geliyor. Gerçekten çok farklı bir deneyim ve hissiyat, kesinlikle ömrünüzde 1 kere olsun burayı görmeniz gerekiyor.

Ganj Nehri ve Tur







Değişik ve dingin bir şekilde kayığımıza bindik. Ghat'ların önünden yavaş yavaş geçmeye başladık. Ganj kıyısında onlarca ghat var. Bu ghatların hepsi yan yana ve tapınak işlevi görüyor diyebiliriz. Ghatların içinde Manikarnika isimli ghat, ölülerin yakıldığı yer. Ölülerin yakılması beni çok etkilemedi fakat yanımdaki arkadaşları çok etkilediğini belirtmeliyim. Beni etkileyen şey ise, eşi ölmüş bir adamın ağlaması ve feryatları oldu. Adamı zorla eşi ile son kez konuşması için odunların üzerinde yatırılmış eşinin ölüsünün başına getirdiler ve adam ağlaya ağlaya bir şeyler söyledi. Sonra arkadaki merdivenlere çöktü ve ağlamaya devam etti. Yakını ölen kişi başını tamamen traş ettiriyor ve beyazlar giyiyormuş. Tıpkı ölü gibi...

Bu manzarayı görünce zaten durgun olan ruh halim iyice durgunlaştı ve kayıkçı Aarti Törenlerinin yapıldığı yere gidene kadar hiçbirimizin ağzını bıçak açmadı. Aarti Törenlerini, güneşin doğuşu ve batışı sırasında Ganj Nehrini selamlamak için yapılan ruhani törenler olarak adlandırabiliriz. Törenin olduğu Dashashwamedh Ghat'ın önüne gittik. Töreni kayıktan izlemenizi tavsiye ederim çünkü Ganj'ı selamladıkları için yüzleri sizin bulunduğunuz yere dönük oluyorlar. Bizim olduğumuz alanda yüzlerce kayık vardı ve hepsi birbirine iplerle bağlanmıştı. Bu yüzlerce kayığın bir arada yan yana durması ve bağlanması bile gerçekten çok etkileyiciydi. Hayatımda ilk defa böyle bir olaya tanıklık etmiştim. Tören sırasında ilahiler eşliğinde ateş, tütsü ve çiçekler ile çeşitli Hindu dini ritüel hareketlerini tekrarlıyorlar. Durgun olan ruh halimiz törenler süresince de devam etti ve tören anında yağmur atıştırmaya başladı. Tören ve yağmur bir araya gelince sessizce törenlerin bitmesini bekledik. 1 saate yakın süren törenlerin ardından kayıkların ipleri çözüldü ve kıyıya doğru gidip kayığımızdan indik. Bu arada güneşin batmaya başlaması ile birlikte resmen sinek ordusu harekete geçiyor diyebilirim. Ben çok titizim ve sineklerden huylanırım derseniz, tedbirli gitmenizde fayda var. Ben hiçbir şey kullanmadım, hala da yaşıyorum. :D :D Ganj nehrini görmek ve törenleri izlemek için inanın her şeye değer.

Tören bittikten sonra kalabalıkları yara yara otelimizin sessizliğine ulaştık ve yemek yedik. Ben yine chana masala yedim fakat Mumbai'de yediğim çok daha lezzetliydi. Bu şehirde dışarıda yemek yemek birazcık cesaret istediği için tüm yemeklerimizi otelde yemeye karar vermiştik.

Bugün çok yorulduğumuz için odamıza çekildik ve yaşadığımız şeyleri hazmetmederek hepimiz uykuya daldık. Ertesi gün çok daha maceralı geçecekti. İlk gece trenimize yarın binecektik ve bizi ne maceraların beklediğini düşünerek içim içime sığmıyordu.

Bir sonra ki yazıda görüşmek dileğiyle hoşça, mutlulukla, huzurla ve sağlıcakla kalın.


GEZGİN ŞİŞKO

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Everest Ana Kamp Yürüyüşü - 1

Merhaba, Gece 2'de hostelden araçla alındık ve dünyanın en tehlikeli havaalanlarından olan Lukla Havaalanına uçmak üzere Katmandu merkez...