18 Haziran 2016 Cumartesi

Nagoya Gezisi

Herkese tekrar merhaba,

Gekkoji'den sabah saat 06:00 civarı yola çıktık. Sabah olduğunda Fuji dağının görüntüsü gerçekten çok güzel oluyormuş. Bugün ilk kez Shinkansen'e binecektim. İçimde biraz heyecan olduğunu belirtmem gerekiyor ... Shinkansen'e ulaşmak için; Gekkoji, Otsuki, Hachioji ve Shin Yokohama tren istasyonlarında aktarma yaptık. En son Shin Yokohama istasyonuna geldiğimizde Hikari isimli hızlı tren ile Nagoya şehrine geçtik. Trene bindiğinizde, gidiş yönünde sağ tarafta cam kenarında oturmaya çalışın, Uzaktan da olsa Fuji dağını göreceksiniz...

İlk izlenim olarak Nagoya'yı çok beğendiğimi belirtmem gerekiyor. Japonya'da yaşayabileceğim şehirlerden birisidir. Trenden inince sizi koca koca gökdelenler karşılıyor. Şehrin ticaret ve finans merkezinin burası olduğunu ilk bakışta anlıyorsunuz. Çok düzenli, fazla kalabalık olmayan ve güzel bir şehir. İlk iş olarak sırt çantalarımızı hostele bıraktık. Kaldığımız hostel Cafe Restaurant & Guest House Nishiasahi isminde bir yerdi. Cafe'ye giriyorsunuz, üst katı yatakların bulunduğu bir yer ve orada konaklıyorsunuz. Benim hoşuma gitti. İlk defa bu tarz bir yerde konaklama fırsatı buldum. Güzel bir deneyimdi.

Nagoya ve Kaldığımız Yer






Çantalarımızı bıraktıktan sonra ilk rotamız Nagoya Bilim Müzesi oldu. Müzeye çok büyük bir heyecan ile gittim. Fakat içeride neredeyse hiçbir şey İngilizce değildi. Planetarium isimli bir aktivite var. Dünyamızın ve yıldızların oluşumu ile ilgili bir film olduğunu belirtebilirim. Fakat bildiğiniz perde tarzı yansıtmayı unutun. Koltuğa uzanıyorsunuz, kubbe gibi bir tavana film yansıtılıyor. Arkadan da Japon bir vatandaş sizi mışıl mışıl uyutacak bir ses tonunda oluşumu anlatıyor. Girdiğimiz seans da Japonca'ydı. Sadece meraktan girdim. İngilizce olsaydı gerçekten çok güzel olabilirdi. Her şeye rağmen müzenin harika bir yer olduğunu belirtmem gerekiyor. Planetarium ile birlikte giriş için 800 Yen gibi bir rakam ödedik. Müze çok büyük ve içeride bilimle ilgili her şey var. Gerçekten farklı bir deneyim olduğunu belirtmeliyim.

Nagoya Science Museum








Müzeden çıkışta Nagoya kalesine gittik. Nagoya kalesinin, Japonya'da görülmesi gereken önemli kalelerden birisi olduğunu belirtmeliyim. Japonya'nın feodal düzenden kurtularak, bir devlet olmasının önünü açan büyük komutanlardan birisi olan Oda Nobunaga'nın burada doğduğu düşünülmektedir. Muhakkak görmenizi tavsiye ederim.

Nagoya Kalesi




Nagoya kalesinden şehir merkezine doğru yürüyerek gittik. Nagoya TV Kulesi'nin etrafı çok canlı ve cıvıl cıvıldı. Burada Kaiten Sushi'de bir şeyler yedik. Yani Sushi Bar'a girme fırsatı bulduk. Sushi Bar, önünüzde dönen bantın üzerinde sushi tabakları var. Bu tabaklardan hangisini beğenirseniz alıyorsunuz ve tabakların rengine göre ücret hesaplanıyor, en son ödemeyi yapıyorsunuz. Her şey muhteşemdi. Ta ki; fermante edilmiş soya fasulyeli sushi yiyene kadar... Daha sonra bunun üzerine çok düşünme fırsatım oldu. Nasıl bir günah işlemiş olabilirdim ki; bu gibi bir sınava tabii tutulmuştum? Tek kelimeyle berbat bir şeydi. Ben çok yemek seçen veya iğrenen birisi değilimdir. Bu gerçekten çok kötüydü. Berbat ötesi bir yerlerdeydi. Tadını tarif etmek gerekirse; bozulmuş mayonez ile kokmuş tavuk karışımı bir şeye benziyordu... Hatta 10 katı kötüydü. Tabii siz yine de denemek isterseniz, sakın durmayın! Muhakkak deneyin... :D :D :D Japonlarıma ayıp olmasın diye yuttum ve gıkımı bile çıkarmadan mekanı terk ettim.

Mekanı terk ederken küçük bir konsere denk geldik. Şarkıyı bir yerden hatırlıyordum ama nereden hatırlıyorum diye düşünürken; Naruto açılış şarkılarını söyleyen grupların tek tek sahneye çıktığını anlamam geç olmadı. Bu güzel konseri de şans eseri izlemiş olarak, kendimi tekrar yollara vurdum.

Sushi Bar / Kaiten Sushi


Nagoya TV Kulesi


Hemen kendimi bir markete atarak, damak tadıma ayar vermek amaçlı bir kaç tane onigiri aldım :D :D :D Bugün aldığım onigiriler ile markette bulunan bütün onigirilerin tadına bakmış olmuştum. Benim damak tadıma en çok hitap eden onigiri, etrafı kızarmış yumurta ile sarılmış, domatesli pilavlı onigiriydi. Kendisini özlemle anıyorum...

Ardından hostelimize gittik ve uykuya daldık. Sabah kalkıp Kyoto'ya doğru yola çıkacaktık. ABD ordusunun bile, çok güzel olması sebebiyle atom bombası atmaktan vazgeçtiği şehir, tarih kokulu şehir, tapınaklar şehri; Kyoto!

Bir sonraki yazımızda görüşmek dileğiyle, hoşça, mutlulukla ve sağlıcakla kalın.


GEZGİN ŞİŞKO

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Everest Ana Kamp Yürüyüşü - 1

Merhaba, Gece 2'de hostelden araçla alındık ve dünyanın en tehlikeli havaalanlarından olan Lukla Havaalanına uçmak üzere Katmandu merkez...